top of page

Mustafa Plevne'nin hayatına iz bırakanlar

Mahmut Baler

Mahmut Baler

Bal Mahmut

KonuÅŸurken aÄŸzından bal damlayan, kulaktan kulaÄŸa dolaÅŸan fıkraları ile tanınan, seçkin çevrelerin sohbetlerinde baÅŸ köÅŸeyi alan ünlü bir sohbet adamı idi.

Padişahlık zamanında Beşiktaş'ta oturan bir aile varmış.

Fakir bir aile.

Adamın karısı kocasının başının etini günlerce yermiÅŸ:

"Dolmabahçe ÅŸunun ÅŸurasında. PadiÅŸahla komÅŸu sayılırız. Bir ihsan kopartamadın. Sen ne beceriksiz adamsın. Bir ihsan koparsan, belimizi doÄŸrulturduk."

Adam karısına:

"Hanım" demiş ve eklemiş:

"Padişaha nasıl varayım?"

Karısı:

"Ä°stersen bir bahane bulursun elbet!"

Bu tartışma sürüp gitmiÅŸ, adamın canına da tak demiÅŸ. Bahçedeki aÄŸaçtan kayısı toplamış, sepete doldurmuÅŸ, sarayın kapısına gitmiÅŸ. Bakmış kapıda bir sürü adam bekleÅŸiyor.

MeÄŸer onlar protesto için gelenlermiÅŸ. O da bilmeden onların arasına karışmış. Bir süre sonra atlılar gelmiÅŸ. Bunları Yedikule zindanlarına atmışlar. Arayan soran yok. Dört yıl sonra PadiÅŸah zindanı teftiÅŸe çıkmış. Herkese tek tek:

"Niçin zindana düÅŸtün" diye sormuÅŸ.

Sıra Beşiktaşlıya gelmiş.

"Sen neden yatarsın?" diye sormuş kendisine:

"Ben kayısı maddesinden yatıyorum."

PadiÅŸah, sormuÅŸ kendisine:

"Kayısı maddesi nedir?" diye...

Adam başından geçenleri anlatmış.

PadiÅŸah üzülmüÅŸ.

"Zaman-ı adaletimde oluÅŸan bir hatayı adli olmuÅŸ. Dile benden ne dilersen. Seni serbest bırakıyorum" deyince, kayısı maddesinden yatan adam, bir balta, bir Kur'an bir de 1001 akçe istemiÅŸ.

PadiÅŸah:

"Çok az deÄŸil mi?" demiÅŸ.

Adam devam etmiÅŸ:

"1001 akçe ile mihri mücelleni ve mihr-i muacelini (nikahlanırken vaat ettiÄŸim paranın tümünü) verip karıyı boÅŸayacağım. Kur'anı Kerim'e el basıp, bir daha kadın sözü dinlemeyeceÄŸime yemin edeceÄŸim. Baltayla da kayısı aÄŸacını keseceÄŸim."

Neyzen Tevfik

Neyzen Tevfik

Tevfik Kolaylı ya da yaygın bilinen adıyla Neyzen Tevfik, taÅŸlamalarıyla tanınan Türk neyzen ve ÅŸairdir.

ÖleceÄŸiz bir gün, gömecekler,

Bir kaç gün övecekler,

Sonra kalan malını bölecekler,

Hatta memnun kalmayıp sövecekler.

***

Hayat üç buçukla dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaÅŸarsın.

***

Yamansın her zaman aldattın beni,

Kâh düÅŸürdün kâhi kaldırdın felek!

Mecnun'sun diyerek Leylâ peÅŸinden,

Issız vâdilere saldırdın felek!

 

Rehbersin dedin ben ise kördüm,

Elimle başıma çok çorap ördüm.

Kendimi bıraktım âlemi gördüm,

Hesapsız günahlar aldırdın felek!

 

Şifadır dedin zehir tattırdın,

GençliÄŸin okunu boÅŸa attırdın,

Körlerin yurdunda ayna sattırdın,

Çıkmaz sokaklara daldırdın felek!

 

Barışmadı gönlüm merd ile zenle,

Ne bir iÅŸ bilenle, ne boÅŸ gezenle

Hicran köÅŸesinde bozuk düzenle,

NEYZEN'e her telden çaldırdın felek!

Ercan Arıklı

Dergilerin Prensi,

​

Gelişim Yayınları'nın sahibi,

SaÄŸlığında bir çok haftalık dergi çıkartan müstesna

bilgi ve becerisi ile sektörü motive eden mümtaz bir kiÅŸiliÄŸe sahip biriydi,

Rahle’i tedrisinden çok gazeteci yetiÅŸti,

Åžu sözü çok meÅŸhurdu,

Siz asılın ben sizi bir yılda gazeteci yapayım.

 

Ne hazin bir tecelli, genç yaşında Mecidiyeköyü’nde caddeden karşıya geçerken bir aracın çarpması neticesinde 2003 yılında vefat etti.

Ama anılar sanki dün gibi hafızamda,

ALLAH rahmet eylesin

Ruhu ÅŸâd olmuÅŸtur inÅŸallah.

Mustafa Plevne

Ercan Arıklı

Türk gazeteci, yazar.

Hasan Rıza Soyak

Hasan Rıza Soyak

Siyaset ve devlet adamı (D. 1888, Üsküp - 1970, Ä°stanbul). RüÅŸtiyeyi (ortaokul) bitirdikten sonra Ä°stanbul’da Vilayet Kaleminde devlet hizmetine girdi. Kısa bir süre sonra Ä°stanbul Merkez Komutanlığına baÄŸlı Sıkıyönetim Komutanlığı sözcülüÄŸü görevine geçti (1914). Aynı yıl 1. Kolordu Kurmaylığı bürosunda görevlendirildi. 1. Dünya Savaşı’nın ilk yılını burada geçirdi ve 1916’da 2. Kolordu Kurmay BaÅŸkanlığında aynı nitelikte bir göreve nakledildi (1918). Savaşın son iki yılında Harbiye Nezaretinde (Bakanlık) bulundu.

Hasan Rıza, Ankara’da önce TBMM’ye sözcü olarak girdi (1922). Bu görev, sürekli olarak Mustafa Kemal’in yanında bulunmasını gerektiriyordu. Mustafa Kemal, CumhurbaÅŸkanı seçildikten sonra, kendisini mutemet olarak Çankaya KöÅŸkü’ne (1924) aldı. 1927’de özel kalem müdürü, 1932’de genel sekreter vekili, 1934’te de genel sekreter oldu. Genel sekreterliÄŸi sırasında bir dönem de Burdur milletvekilliÄŸi (1935 – 1939) yaptı. Hasan Rıza’nın görevleri deÄŸiÅŸirken aynı kalan tek ÅŸey, Mustafa Kemal’in kendisine karşı beslediÄŸi güven ve bu güven nedeniyle Mustafa Kemal’in deÄŸiÅŸmez vekil harcı (özel hesaplarını tutan kiÅŸi) olmasıydı. Bu nedenle, Hasan Rıza başından sonuna kadar Mustafa Kemal’in özel hesaplarını tutan ve harcamalarını yapan kiÅŸi olarak kaldı. 1970 yılında Ä°stanbul’da öldü. Atatürk’ten Hatıralar (2 c. 2004) adlı bir kitabı vardır.

Atatürk'ün vasiyeti

ataturkun_vasiyeti_plevne.png
bottom of page